Seni her yerde görürüm
İçin dışını bilirim
Sırrın halka faş edersem
Halin nice olur tanrı
Kaygusuz Abdal
Alevilik inancı ve felsefesi o kadar derin ve o kadar çağ ötesindedir ki anlaşılmayı bekliyor. Aşk, merak, hayranlık ile bakabilsek aslında değerini ancak o zaman anlayabiliriz gibi geliyor bana. Tenasüh, devriye, kırklar… Şathiye! Bitmiyor aslında öğretileri. Bu dörtlü sadece ummanda birer katredir. Şathiye anlaşılması zor bir nazım şekli olarak lanse edilse de aslında hiç öyle değil. Bu mantık aslında anlatılanı deforme etmek amacı ile üretildi. 10 kıt ’alık bir şathiye içinde 5-6 tanesi niyeti, amacı anlatırken, diğerleri hedef şaşırtmacadır bana göre. Zaten dikkatli incelenince bunu görmek zor değil.
Şathiye Nedir?
“Dini ve tasavvufi halk şiirinde mizahi manzumelere genel olarak şathiye adı verilir. Şathiyeler, mutasavvıf şairlerce söylenmiş ya da yazılmış, tasavvufi inançları dile getiren, anlaşılması yorumlanmasına bağlı şiirlerdir. Tasavvufi konuları işleyenleri şathiyat-ı sûfiyâne adını alırlar. Şathiyelerde Allah’ın celâl sıfatının değil, cemâl sıfatının ön plana çıkarıldığı görülür. Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi-Alevi şairlerinde rastlanır. Allah ile alay eder gibi yazılmış şathiyeler küfür sayılmıştır. Şathiyeler biçimce komik ve alaylı olabilir ama şathiyede aranan şiirin arkasındaki düşüncedir. Anlanıp yorumlandığında çok derin anlamlara sahip olduğu görülür. Şathiye çok derin tasavvufi konular işleyen felsefi şiirlerdir.”
Ne hikmetse sadece alevi şairler arasında rağbet gören bu edebi tür, aslında küfür sayılmış –ki bu gayet doğaldır- gizlenmiştir. Hatta Aleviler arasında bile abooo! Dedirtmiştir. Tabi misyonerler arasında. Peki Şathiyelerin özellikleri nelerdir?
1. İnançlardan teklifsizce, alaycı bir dille söz eder şekilde yazılır.
2. Dini esaslara aykırı olan ve küfür sayılan bu şiirlerin içinde ince ve derin anlamlar, yorumlandığında tasavvufla ilgili değişik konuların olduğu görülür.
3. Nefesin bir türüdür. (nefesler hece vezni ile yazılan Aleviliğe has itikadi bilgileri içeren nazım şekilleridir)
4. Tanrıyla konuşur gibi alay eder ve şakalaşırcasına yazılan şiirlerdir.
5. Genellikle dünya ve ahret işlerini, tanrıya atfedilen üstün güçleri dalgaya alan, bu yolla o mutlak gücü sorgulayan, dogmatizmi yıkan insani şiirlerdir.
6. Alevi edebiyatında görülürler. Çünkü dinen bu şiirler haramdır, şirktir, küfürdür diye uzak durulmuştur.
Daha da çoğaltılabilir bu özellikler. Aleviliğin aydınlıkçı, anti dogmatik yönünü şathiyelerde de bulmak mümkün. Dinlerin o katı dogmatik ve ruhani diyebileceğimiz yönü tamamen yasaklayan ulaşılmaz yapan yönünü yıkan bu şiirler, aleviliğin dinler üstü olduğununda, dinlerin kabına sığmadığınında, dinlerin yasaklarını ve gizlerini önemsemeyip gücü gaybden alıp yeryüzüne indirdiğinde göstergesidir. Yapısı gereği Alevilik kokan bu şiirler Kaygusuz Abdal, Yunus Emre, Kara Hamza, Tomarzalı Ali Kırbıyık, Azmî, Aşık Ali İzzet gibi farklı yüzyıllarda yaşamış Alevi-Kızılbaş ozanlar tarafından yazılmıştır. Türün en başarılı ve tanınanlarını Pir Kaygusuz Abdal yazmıştır.
Ya Rab, senin mekanın yok,
Yatağın yok, yorganın yok,
Hem dinin hem imanın yok,
Her bir şeyden münezzehsin.
Sesin çıkmaz avazın yok,
Abdestin yok, namazın yok,
Hiçbir yere niyazın yok,
Kul Hüvallahi Ehad’sin.
Kapın büyük açan yoktur,
Seni kapıp kaçan yoktur,
Anan yoktur baban yoktur,
Ya Rab, Allah üs Samed’sin.
Elmasın yok, boncuğun yok,
Aban, keben, gocuğun yok,
Karın, kızın, çocuğun yok,
Lem yelid ve Lemyuled’sin.
Her bir şeye kudretin var,
Akla sığmaz hikmetin var,
Yetmiş iki milletin var,
Sen Hallak-ı Kün Fekan’sın.
Sağında avar, solunda var,
Eğri doğru yolun da var,
Bir Harabi kulun da var,
Sen Hallak-ı Kün Fekan’sın.
—-Pir Edip Harabî—–
BeğenBeğen
Haşa hikmetine karışmam amma,
Aşıkınım duramıyom görünce.
Senin işin var mı bu ne muamma,
Günah m’olur hata m’olur sorunca.
Gizli sırrı ayıpları görürsün,
Mekanın yok imiş nerde durursun,
Gönlün olduğuna bol bol verirsin,
Bir cömert ganisin gönlün olunca.
Sesin duyun deniz coşar bulanır,
Yüzün gören dağlar yanar küllenir,
Deryan mı çoğalır neren bollanır,
Şu gözümün yaşın yere dökünce.
Sağ yüzün gündüzdür yakar lambayı,
Sol yüzün gecedir ışıtır ayı,
Şimden sonra kınamayın kimseyi,
Sen gibi büyükler hatır yıkınca.
Harun karun ettin kimini Tanrı,
Kimini aç susuz koydun ahiri,
Ben cömerdim deyi öğünme bari,
Al’İzzet kuluna böyle bakınca.
—Aşık Ali İzzet Özkan—
BeğenBeğen
Bu alemi gören sensin
Yok gözünde perde senin
Haksıza yol veren sensin
Yok mu suçun burda senin
Kainatı sen yarattın
Herşeyi yoktan var ettin
Beni çıplak dışar’attın
Cömertliğin nerde senin
Evli misin ergen misin
Eşin yoktur bir sen misin
Çarkı sema nur sen misin
Bu balkıyan nur da senin
Kilisede despot keşiş
İsa Allah’ın oğlu demiş
Meryem Ana neyin imiş
Bu işin var bir de senin.
Kimden korktun da gizlendin
Çok arandın, çok izlendin.
Göster yüzün çok nazlandın
Yüzün mahrem ferde senin.
Binbir ismin bir cismin var
Oğlun, kızın ne hısmın var
Her bir irenkte resmin var
Nerde baksam orda senin.
Türlü türlü dillerin var,
Ne acayip hallerin var,
Ne karanlık yolların var,
Sırat köprün nerde senin.
Ademi sürdün bakmadın,
Cennette de bırakmadın,
Şeytanı niçin yakmadın,
Cehennemin var da senin.
Veysel neden aklın ermez,
Uzun kısa dilin durmaz,
Elleri tutmaz, gözleri görmez,
Bu acayip sır da senin.
-Aşık Veysel-
BeğenBeğen
nedendir be koca tanrı
ben ölüyom sen ölmüyon
kullar revan mıdır sence
vaktim saatim gelince
ben ölüyom sen ölmüyon
kıyıda köşede yanda
belirli belirsiz anda
barındığım koca handa
ben ölüyom sen ölmüyon
ihsani’yem için için
şimdi anlıyorum niçin
allahsız olduğun için
ben ölüyom sen ölmüyon
-Aşık İhsanî-
Yaradan işine karışmam haşa
Neden insanları öldürüyorsun
İster çoban olsun isterse paşa
İsmini defterden sildiriyorsun
Akılı arife ettin hediye
Ya şu cahilleri yarattın niye
Cennet-ül alanda huri var diye
Ahmaklara namaz kıldırıyorsun
Böyle işler yakışır mı allaha
Yarattığın kullar bitap billaha
Öldürdüğün kullar gelmez birdaha
Onları nereye dolduruyorsun
Söylediğim söze gücenme yarap
Yarattığın kullar bitap ve harap
Şekkip Rezzani’ye içirdin şarap
Softaları sana güldürüyorsun
Şekkip Rezzani
BeğenBeğen
ben dervişim diyene
bir ün edesim gelir
seğirdüben sesine
varıp yetesüm gelir
sırat kıldan incedir
kılıçtan keskincedir
varıp anın üstüne
evler yapasım gelir
Yunus Emre
yüce tanrı vakit saat gelince
yüce tanrı beni niye öldürdün
sorucular bana sual sormadan
ben soracağım niye beni öldürdün
doğruyu bırakıp eğri mi gittim
mazlumun yetimin yaşın mı döktüm
senden gayrısına kulluk mu ettim
yüce tanrı beni niye öldürdün
niye kıydın benim tatlı canıma
yapışmışım senin asitanına
cana gıymak yakışır mı şanına
yüce tanrı beni niye öldürdün
hammurabi derler kulun var idi
kullarına sorgu sual sorardı
o sadece can alana kıyardı
yüce tanrı beni niye öldürdün
benim halım sana ayan değil mi
senin ismin cömert rahman değil mi
cömert olan verdiğini alır mı
yüce tanrı beni niye öldürdün
bugün hikmetinden sual eyledik
gerek eğri gerek doğru söyledik
ölmeseydik birbirimiz yer idik
iyki tanrı dervişiyi öldürdün
-Dervişî-
BeğenBeğen
Ey çömlekçi yapıp yapıp
Sonra yere çalmaz mısın
Kainatı bütün kırıp
Sen yalınız kalmaz mısın
Ne erkeksin ne dişi
Yoktur yanının yoldaşı
Kimseye danışman işi
Sonra pişman olmaz mısın?
Nedir derdin be ey Tanrı!
Beni yere çalmaz mısın?
Şimdi benim ziyanımı
Sen iade kılmaz mısın?
Ne farzın lazım ne sünnet
Ne cehennem ne de cennet
Bir can için etmem minnet
Verdiğini almaz mısın?
Cennetlerin harap olsun
Kevserlerin şarap olsun
Kırbıyık’ın toprak olsun
Defterinden silmez misin?
Tomarzalı Ali Kırbıyık (16.yy)
BeğenBeğen
Yeri göğü ins ü cinni yarattın
Sen ey mimar başı eyvancı mısın?
Ayı burcu günü çarhı var ettin
Ey mekân sahibi rahşancı mısın?
Denizleri yarattın sen kapaksız
Suları yürüttün elsiz ayaksız
Yerleri temelsiz göğü direksiz
Durdurursun acep iskancı mısın?
Kullanırsın kanatsızca rüzgarı
Kürekle mi yaptın sen bu dağları
Ne yapıp da öldürürsün sağları
Can verub can alırsın sen cancı mısın
Sekiz cennet yaptın sen Adem içün
Adın büyük bağışla anın suçun
Adem’i çıkardın cennetten niçün
Buğday nene lazım harmancı mısın
Bir iken bin ettin kendi adını
Görmedim senin gibi iş üstadını
Yaşardirsin kurudursun odunu
Sen bahçevan mısın ormancı mısın
Cibril’e perde altından söylerdin
İnub Beytullah’a kendin dinlerdin
Bu ateşi cehennemi neylerdin
Hamamın mı vardır külhancı mısın
Hafaya çekilüb safaya durdun
Aklı ermezlerin aklını urdun
Kıldan ince köprü yaptın da kurdun
Akar suyun mu var bostancı mısın
Bu kışlara bedel bu yazı yaptın
Evvel bahara karşı güzü yaptın
Mizanı iki göz terazi yaptın
Bakkal mısın yoksa dükkancı mısın
Kazanlarda katranların kaynarmış
Yer altında balıkların oynarmış
On bu dünya kadar ejderhan varmış
Şerbet mi satarsın yılancı mısın
Esirci misin koydun cehenneme Arab
Hoca mısın okur yazarsın kitab
Aslın katib midir görürsün hisab
İhtisabın mı var yoksa hancı mısın
Yüzbin tamun olsa korkmam birinden
Rahman ismi nâzil değil mi senden
Gaffâr-uz-zünûbum demedin mi sen
Affet günahımı yalancı mısın
Şanına düşer mi noksan görürsün
Her gönülde oturursun yürürsün
Bunca canı alıp gene verirsin
Götürüp getiren kervancı mısın
Bilirsin ben kulum sen sultanımsın
Kalbde zikrim dilde tercemanımsın
Sen benim canımda can mihmanımsın
Gönlümün yârisin yabancı mısın
Beni delil eyler kendin söylersin
İçinden Azmi’yi pazar eylersin
Yücelerden yüce seyran eylersin
İşin seyran kendin seyrancı mısın
-Azmî-
BeğenBeğen
Şathiye Örnekleri:
Senin kulların anılır
Atası anası ile
Senin anan baban yoktur
Benzersin bir piçe tanrı
Seni her yerde görürüm
İçin dışını bilirim
Sırrın halka faş edersem
Halin nice olur tanrı
Yücelerden yüce tanrı
Gündüzlerden gece Tanrı
İsmin vardır cismin yoktur
Sen benzersin hiçe tanrı ”
Yücelerden yüce gördüm
erbapsın sen koca tanrı
bu allahlığı sen nerden
satın aldın kaça tanrı
ali ile bir olmuşsun
bir mektepte okumuşsun
ali olmuş hafız kelam
sen okursun hece tanrı
kıldan bir köprü yapmışsın
gelsin kullar geçsin deyu
hele biz şöyle duralım
yiğit isen sen geç tanrı
yaratmışsın bağ-u cennet
kulların etsinler sohbet
cehennemi ne yarattın
be akılsız koca tanrı
unuttuk diye namazı
bizi ateşe atarsın
kul yanması abes değil
gel bas kızgın saca tanrı
Kaygusuz’um der buradan
cümle mahluku yaradan
kaldır perdeyi aradan
gezelim beraber tanrı
-Pir Kaygusuz Abdal-
BeğenBeğen